Gökhan Güler

Kıbrıs Türk Halkı geçmişte yaşadığı tüm travma ve olumsuzluklara rağmen hala yeni bir federasyon kurulabilmesi umutlarını zar zor korumaya çalışıyor. Son dönemde yaşanılanlar, federasyona olan güven, inanç ve umutların zayıflamasına neden olmaktadır.  Bu anlamda özellikle güneyin ortaya koyduğu ve veya koyamadığı tavır, tutum ve davranışlara bakıldığında, federasyon ruhuna ihanet edilmekte olduğu görülmektedir.  İyi niyetli olalım, alttan alalım, hoşgörülü olalım da nereye kadar.   Trodos’da günlerce süren yangın ortak değerlerimiz ormanlarımızı yakıp kavururken bu yıl içerisinde referanduma gitmeyi hedefleyen liderler(!) yangını söndürebilmek için dahi birlikte hareket edebilmeyi ne yazık ki başaramadılar. Ortak değerlerimiz ormanlar yanarken yardımlaşarak yangını söndürmeyi başaramayanlar, bundan sonra halka hangi yüzle yeni fidanlar dikerek anlaşma umudu verebilecekler? Akıncı'nın ve Türkiye'nin ısrarla iyi niyetli yardım teklifleri geçiştirilerek savsakland

Ağızdan çıkan söz yaydan çıkan ok gibidir . Yaydan çıkan okun geri dönüşü nasıl olmazsa, düşünülmeden, öfke ile söylenen sözlerin de geri dönüşü olmaz.  Halkımızın ve siyasilerimizin üslubu konusunda paralel bir durum söz konusudur. Her ikisinin de kullandığı dil ve üslup, sahip olduğumuz demokrasimizin düzeyi ile doğrudan orantılıdır. Herkesin bu anlamda üslup, söz, davranış, tutum ve yargılarında daha insaflı ve ölçülü olması esastır. Geçtiğimiz haftaya ''Gençlik ve Spor Koordinasyon Ofisi'' konusunda yaşanılan tartışmalar damgasını vurdu. Mecliste Milletvekillerine yönelik olarak “hoşt köpek” şeklinde sloganlarla hakaret edildiğine üzülerek şahit olduk. Yaşanılan bu olaylar neticesinde dikkatler yeniden siyasetteki üslup konusuna çevrildi. İnsanlarımız geçmişte birbirlerini   acımasızca eleştirir,   kızar , sinirlenir, ancak   üsluplarını hiç bir zaman bozmazlardı. İnce zeka ürünü espri   ve göndermeler   ile rakiplerini nezaketli bir şekilde e

Ülkemizin 87km 2 'si tarımsal sulanabilir niteliktedir. Yanlış sulama ve kontrolsüz yeraltı kaynaklarından (akiferler) su çekimine dayalı tuzlanma sıkıntılarımız bulunmaktadır. '' Su Temini Projesi'' ile KKTC'ne getirilen suyun yönetimi konusu büyük bir önem taşımaktadır.  Keşke son bir yıldır yaşanmakta olan tartışmalar, ''Su Temini Projesi'nin'' 2008'de fizibilite çalışmaları başladığı andan itibaren yapılsa idi. Gerekli yasa ve tüzükler ilk günden hazırlanabilse, KKTC Su İşleri Dairesinde çalışacak yöneticiler ve ilgili diğer tüm personel temin edilerek TC Devlet Su İşleri'nde (DSİ) tecrübe edinmesi ve projenin her safhasında aktif olarak görev alması sağlansa idi, bence bugün durumumuz daha başka olurdu diye düşünüyorum. KKTC’ye yılda 75 milyon m3 su gelecek, bu suyun yarısının içme ve kullanma suyuna, diğer yarısının da sulama suyuna tahsis edileceği belirtilmektedir.   Geçen ay Ankara'da Su Politikaları Derneği başka

Sayın Başkan, saygı değer, katılımcılar, 5. Dünya Türk Forumu'na katılmaktan dolayı büyük bir onur duyduğumu ifade ederek sözlerime başlamak istiyorum. TASAM’ın saygıdeğer Başkanı Sayın Süleyman Şensoy’a ve onun nezdinde tüm Tasam ailesine nazik davetlerinden dolayı teşekkürlerimi sunar, Forum’un sonuçlarının tüm Türk Dünyası için hayırlı olmasını dilerim. Konuşmamı Kıbrıs Türk Halkının haklı davasına adamış olan Kurucu Cumhurbaşkanımız, büyük dava adamı Rauf. R. Denktaş'a ithaf ediyorum. Hakkın rahmetine kavuşan merhum liderimizi bu vesile ile bir kez daha büyük bir sevgi, saygı ve rahmetle anıyor, ruhu şad olsun, diyorum.  Konuşmamda, genel olarak lobicilik, kamu diplomasisi, diaspora ve medya alanında Türk Dili ile alakalı çalışmalara değinip, Türk Diasporası ve Kıbrıs Türk Diasporası hakkında bilgiler verdikten sonra KKTC ile ilgili çeşitli bilgileri dikkatlerinize sunup, Kıbrıs Türk Diasporası ile ilgili bazı değerlendirmelerde bulunarak konuşmamı tamamlamak isti