Kayıtlar

Mart, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

AB Doğu Akdeniz’de savaş çıkmasını mı destekliyor?

Avrupa Birliği’nin kuruluş felsefesine baktığımızda insan onuruna saygı, özgürlükler, çağdaşlık, medenilik, eşitlik, adalet, hukukun üstünlüğü, uluslararası hukuk ve azınlıkların haklarına saygı gibi değerlere dayanmakta olduğu görülmektedir. Peki, AB gibi bir organizasyonun uluslararası nitelikteki sorunları çözerken adalet, eşitlik, hukukun üstünlüğü, diplomasi ve barış gibi değerleri göz önünde bulundurması gerekmez mi? AB’nin son dönemde Ortadoğu, Ege ve Doğu Akdeniz’de ortaya koyduğu yanlı tavır, tutum ve davranışları sizce kuruluş felsefesi ile çelişmiyor mu? AB’nin Ortadoğu, Ege ve Doğu Akdeniz’de ortaya koyduğu yaklaşımların ABD tarafından da desteklendiğini bu anlamda göz ardı etmemek gerekir! Bölgesel anlamda çıkar ve menfaat örtüşmesi AB ve ABD’nin direk olmasa da aynı paralelde hareket etmelerine vesile olmuş gibi görünüyor. Ortadoğu, Ege ve Doğu Akdeniz’de yaşanmakta olan enerji merkezli güç mücadelesinde anlaşılan o ki AB ve ABD artık diplomatik yöntemleri destekle

AB’nin Güney Kıbrıs üzerinden ‘enerji’ hamleleri!

Avrupa Birliği’ne üye 28 ülkenin liderleri ‘AB Konseyi’ toplantısı için 22 Mart 2018 günü Brüksel'de bir araya geldi. Zirvenin sonuç bildiri taslağı aynı gün bir şekilde basına sızdı ya da sızdırıldı! AB liderlerinin zirve taslağında 'Türkiye'nin Ege ve Doğu Akdeniz'de devam eden eylemlerini güçlü bir dille kınıyor, Yunanistan ve GKRY ile tam bir dayanışma içerisinde olduğumuzu vurguluyoruz' ifadelerinde bulundukları iddia edildi! AB liderleri aslında bu açıklamaları ile Ortadoğu ve Doğu Akdeniz bölgesinde uzun yıllara dayanan stratejilerle kurgulamış olduğumuz enerji denklemimiz tehlikeye girmiştir. Bölgesel çıkar ve menfaatlerimizi koruyabilmek için güçlü bir aktör olduğumuzu ortaya koyabilmek adına yaşanan gelişmeler karşısında sessiz kalmayacağız demeye getirmektedirler!   AB’nin 1 Mayıs 2004 tarihinde Güney Kıbrıs’ı neden ve hangi amaçla üye yaptığı artık günümüzde daha net bir şekilde anlaşılmaya başlanmıştır. AB liderleri anlaşılan o ki Ortadoğu ve

Afrin (Suriye) Satrancı

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden Türkiye’nin Afrin’e yönelik olarak düzenlenmekte olduğu Zeytin Dalı harekâtına bakan bir kişi meseleyi sahip olduğu bilgi birikimi ve medyanın konuyu ele alış biçimine göre değerlendirebilmektedir. Bende bu yazımda Afrin meselesinin farklı boyutlarına kısaca değinmeye çalışarak oyucularımızın Zeytin Dalı harekâtı ile ilgili değerlendirmelerine bazı küçük katkılarda bulunmaya çalışacağım… Türkiye neden Afrin’e yönelik olarak ‘Zeytin Dalı’ harekâtını düzenledi? Hiç düşündünüz mü? Her şeyden önce , Zeytin Dalı Harekâtı, uluslararası hukuk, BMGK terörle mücadeleye yönelik 1624(2005), 2170(2014) ve 2178(2014) kararları ile Birleşmiş Milletler Sözleşmesi'nin 51'inci maddesinde yer alan meşru müdafaa hakkı çerçevesinde başlatılmış, meşru ve uluslararası hukuka uygun bir harekâttır.  Afrin, Osmanlı döneminde Kilis’e bağlı bir yerleşim yeri idi. Gerek Afrin, gerekse Ortadoğu coğrafyasında yer alan birçok yerleşim yerinin geçmişleri yakından i

Anastasiadis’ten Akıncı’ya 6. filo gölgesinde yemek teklifi!

Rum lideri NikosAnastasiadis ne yapmaya çalışıyor? Anastasiadis’in son dönemde yaptığı açıklamalara bakacak olursak kendi içerisindeciddi anlamda çelişki ve tutarsızlıklar yaşamakta olduğu rahatlıkla görülecektir. Anastasiadis’inson dönemde ciddi anlamda çelişki ve tutarsızlıklar yaşamasındakien büyük etkensanırım Türk tarafının ‘uluslararası hukuka’ dayanarak ortaya koymuş olduğu dik ve kararlı duruşuolmuştur. Bu çerçevede son dönemdeİtalyan Eni şirketine ait hidrokarbon arama gemisinin ‘yaşanan bir dizi gelişme’ üzerine Doğu Akdenizi’iterk etmiş olması da sanırım Anastasiadis’i derinden etkilemişe benziyor! Anlaşılan o ki, Rum Yönetiminin bazı büyük devletleri arkasına alarak Ada etrafındaki hidrokarbon kaynaklarını gasp ederek ele geçirebilme oyunu çökmüşe benziyor! Doğu Akdeniz’deki mevcut gerginliğin sebebi Rum tarafının yapılan tüm iyi niyetli uyarılara rağmen tek başına attığı adımlardır. Ada etrafındaki tüm kaynaklar Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rumlarına aittir.Doğu Akden

Rum Yönetimi olarak ‘ZİHNİYETİMİZ BUDUR!’

Crans Montana’da Rum tarafının katı ve uzlaşmaz tavırları nedeniyle 7 Temmuz 2017 günü çöken Kıbrıs müzakere masası Birleşmiş Milletler tarafından yeniden ve yepyeni bir anlayışla kurulmaya çalışılıyor. KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı uzun zamandan buyana müzakerelerin yeniden başlayabilmesi için ‘Rum tarafında ciddi bir zihniyet değişikliğine ihtiyaç var’ diyor! Rum lideri Anastasiadis ise ‘esas zihniyetini değiştirmesi gereken Akıncı ve Kıbrıs Türkleridir’ diyor! Cumhurbaşkanı Akıncı’nın zihniyet değişikliği konusunu gündeme getirdiği daha ilk gün zihniyet öyle üç, beş ayda değişebilir mi? Zihniyet değişimi uzun soluklu bir süreçtir demiştim! Daha önce de defalarca ifade ettiğim üzere eğer Rum liderliği Kıbrıs konusunu bugüne kadar gerçekten çözmek istese idi aradan geçen 50 yılık süre zarfında Rum toplumunu federal bir çözüme zihniyet olarak hazırlaması gerekmez miydi? Ne yazık ki hazırlamadı! Rum liderliği kendi toplumunu zihniyet olarak federal bir çözüme hazırlamadığı gi