Kayıtlar

Kasım, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

’’ Dr. Salih Miroğlu ’’

Resim
Kendisini tanıdığımda henüz lisede öğrenciydim. Hayatıma önemli ölçüde etki ederek yön veren nadir kişilerden birisi olmuştur. O kimsesizlerin kimsesi, herkesin ’’Salih abisi’’ idi. Partili partisiz her kimin yardıma ihtiyacı olsa hiç çekinmeden rahatlıkla yanına gidip yardım aldığı gerçek bir halk adamı idi. Hitabeti ve yüksek enerjisi ile karşısındaki insanı derinden etkileyerek heyecanlandıran, ikna kabiliyeti yüksek, ilkeli ve idealist bir yapısı vardı.   Dürüstlüğü, çalışkanlığı, vizyonu ve ülkemizin kronik sorunlarına sunduğu çözümlerle yaşadığı döneme damgasını vurmuş önemli bir siyaset adamı idi. Üniversite yıllarında toplumsal hareketlerinin içerisinde öğrenci lideri olarak yer alan Miroğlu, bir döneme damgasını vuran KÖGEF’te başkan olarak görev yapmıştır.   Tıp eğitimini tamamlamasının ardından Ada’ya döndüğünde büyük bir özveri ve fedakârlık ile Girne Dr. Akçiçek Hastanesi’nde görev yapmış, bu dönem içerisinde Kıbrıs Türk Tabipler Birliği Başkanlığı görevinde bulunmu

’’Garantilerden vazgeçip AB’ne güvenin’’

Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras, Rum lider Nikos Anastasiadis, Rum Ulusal Konseyi ve Başpiskopos 2. Hrisostomos koro halinde garantörlüğün çağdışı olduğunu, Avrupa Birliği içinde böyle bir durumun asla kabul edilmeyeceğini belirtiyorlar. Bize ‘’garantilerden vazgeçip AB’ne güvenin’’ diyorlar. Türkiye’nin garantörlüğü derhal kaldırılmalı ve Türk askeri tümüyle adayı terk etmeliymiş! AB üyesi olmayan bir ülkenin, AB üyesi bir devletin garantörü olmasını asla kabul etmeyeceklerini dile getiriyorlar. Yunanistan Kıbrıs'ta Türk askeri çekilmeden, garanti ve ittifak antlaşması kaldırılmadan beşli konferansa katılmayacağı mesajını veriyor. Yunanistan ve GKRY Avrupa Birliği’nde Almanya’nın garantörünün Amerika olduğunu bilmiyorlar mı? Budapeşte anlaşması(1994) ile Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün garantörleri Abd, İngiltere ve Rusya olmuştu. Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün garantörü olan Rusya, garantör sıfatı ile Ukrayna’nın bir parçası olan Kırım’ı yakın zaman önce işgal etmedi

MONT PELERİN KURNAZI ANASTASİADİS

Annan Planı referandum döneminde evet kampanyası düzenleyenlerin en önemli savunması şu olmuştu.  ’’Rumlar plana hayır diyecek. Türkiye’de bu süreci destekliyor. Bu nedenle Kıbrıs Türkleri olarak plana evet demeliyiz.’’ Buna karşılık olarak hayır kampanyası düzenleyenlerin savunması ise şu şekilde olmuştu.’’Sırf Rum tarafı hayır oyu verecek diye evet oyu verir isek, ileride bu planı kabul etmeyen Rumlar yeni bir anlaşma masası kurulacağında Annan Planı’nı başlangıç noktası olarak kabul edeceklerdir. Annan Planı BM kayıtlarındaki yerini alacaktır.’’ Aradan geçen zaman Annan Planı’na hayır kampanyası düzenleyenlerin ortaya koydukları görüşlerin haklılığını ortaya çıkardı. Plana Hayır diyen Rumlar Avrupalılar tarafından ödüllendirilerek Avrupa Birliği üyesi yapıldı. Yeniden başlayan görüşme sürecinde Kıbrıs Türk tarafının evet dediği BM Annan Planı müzakerelerde başlangıç noktası olarak kabul edildi! *** Kıbrıs konusuna çözüm bulmak için Birleşmiş Milletler gözetiminde

Avrupa Birliği Birincil Hukuku ve Kıbrıs

Avrupa Birliği’nde (AB) uygulanmakta olan ’’Birincil Hukuk’’ Kıbrıs meselesinin çözümünde önemli bir konudur. Çünkü Kıbrıs konusunun çözülmesi halinde tüm ada fiili ve hukuki olarak AB üyesi haline gelecektir. Böyle bir durumda AB Birincil Hukuk’u en üst yasa haline gelecektir. Bunun bize ne gibi etkilerinin olabileceğine kısaca değinmek istiyorum. Hukuk kuralları arasında hiyerarşi vardır. Demokratik rejimlerde yapılan tüm yasa ve tüzükler Anayasaya uygun olmak mecburiyetindedir. İki norm arasında bir çelişki söz konusu olduğunda, altta olan yasa iptal edilerek, üstte olan yasa geçerli olur. Anayasa Mahkemeleri, Anayasaya aykırı yasalar söz konusu olduğunda ilgili yasaları iptal etmektedir.   Avrupa Birliği’nde de Birincil Hukuk, İkincil Hukuk ve daha altta bulunan hukuk kuralları vardır. Alttaki kurallar üsttekilere uymak zorundadır. AB içerisinde, iptal edileceği açıkça belli olan bazı yasa ve tüzük çalışmalarının zaman zaman siyaseten istismar edilerek ileri götürüldükle

Rum Tarafının Tutarsızlığı

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, 20 Ekim 2016 tarihinde İrlanda’nın başkenti Dublin’de bulunan, “Institute of International and European Affairs” isimli düşünce kuruluşunun “Kıbrıs’ın AB’deki rolüyle ilgili vizyonum” konulu etkinliğinde bir konuşma yaptı. Anastasiadis konuşmasında, bu sene bitmeden çözüm umudu taşıdığını, toprak ve güvenlik başlıklarındaki zorlukları aşmayı başarmaları halinde, 2016 yılının sonundan bile önce, bir çözüme varılabileceğini umduğunu söyledi. Anastasiadis’in İrlanda’da yaptığı konuşmayı gören biri hayli umutlanabilir. Kıbrıs konusunun çözümü Anastasiadis’in yukarıda ifade ettiği şekilde sadece masa başında bulunacak bir formül ile mümkün olabilir mi? Eğer Anastasiadis gerçekten samimi bir şekilde anlaşma arzu ediyor ise, neden müzakere heyetini sadece Yunan milliyetçiliğine sıkı sıkıya bağlı, adanın Yunanistan’a bağlanmasını isteyen, bir şekilde EOKA ile bağı bulunanlardan oluşturmuştur? Önce bu konuya bir açıklama getirmesi ger