Kayıtlar

Nisan, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kıbrıs’ta alternatifleri konuşma zamanı

Kıbrıs konusuna çözüm bulunabilmesi amacıyla ‘federasyon’ modelini Türk tarafı önermişti! Aradan geçen süre zarfında federasyon konusunda ne yazık ki ortak bir zemin ve ortak bir anlayış birlikteliği sağlanamamıştır!    Federasyon en az iki devletin bir araya gelerek kurdukları üst yapıya denmektedir. Federasyonlar Katolik evliliği değildir. İşlerin yolunda gitmemesi durumunda taraflardan birisi kurucusu olduğu federasyondan devletini alarak ayrılabilir! Avrupa Birliği de bu bağlamda büyük bir federasyondur. Eğer İngiltere AB’ne toplum olarak katılmış olsaydı üyelikten çıkma kararını bu kadar rahat alabilir miydi? 1960’da kurulan Ortak Kıbrıs Cumhuriyeti Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum ‘toplumları’ tarafından kurulmuştu! İki toplum bir araya gelerek devlet kurabilirler. Ancak bunun adına federasyon denemez.   Ortak Kıbrıs Cumhuriyeti her ne kadar da ‘federal’ fonksiyonlara sahip olsa da netice itibarı ile federasyon değildi! Rum Yönetimi bilindiği gibi 1960’da kurulan Ortak

Kıbrıs’ta çözüm(federasyon) neden olmuyor!

İkiden fazla devletin ortak bir anayasa çerçevesinde birleşerek oluşturdukları üst yapıya federasyon denmektedir. Zürih ve Londra Antlaşmaları çerçevesinde Kıbrıs Türkleri ile Kıbrıs Rumları tarafından 1960’da kurulan Ortak Kıbrıs Cumhuriyeti de fonksiyonları bakımından ‘federal’ bir devlet değil miydi? Ancak 3 yıl yaşayabildi! Rumlar, federal bir yapıya sahip Ortak Kıbrıs Cumhuriyeti kurulur kurulmaz ilk olarak ‘ Kıbrıs Hükümeti’ ünvanına tek başına sahip çıkmaya çalışmadı mı? Sonrasında Anayasayı keyfi bir şekilde uygulamaya çalışıp, ardından da silah zoru ile Ortak Kıbrıs Cumhuriyeti’ni gasp ederek Enosis’i gerçekleştirmeye kalkışmadı mı? Rumlar, Enosis’i başaramasalar da gasp ettikleri federal Ortak Kıbrıs Cumhuriyeti’ni üniter Rum devletine dönüştürmediler mi?   ‘Kıbrıs Sorunu’ herkesinde bildiği gibi Rumların federal Ortak Kıbrıs Cumhuriyeti’ni 1963’de silah zoru ile gasp ederek Kıbrıs Türklerinden arındırdıktan sonra üniter Rum devletine dönüştürmesi sonucunda orta

Kıbrıs’ta PESCO’nun gölgesinde kalan liderler yemeği!

Avrupa’nın(AB) yeni NATO’su olarak kabul edilen ‘Daimi Yapısal İş birliği Savunma Anlaşması (Permanent Structured Cooperation - PESCO )’ resmen hayata geçti. PESCO ’nun kuruluş amacı, üye ülkelerin ortak savunma kabiliyetlerini geliştirerek Avrupa Birliği ’nin askeri operasyonları için uygun hale getirmek olarak açıklandı! İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Avrupa Kömür Çelik Topluluğu ve nihayetinde de Avrupa Birliği bir daha dünya savaşı yaşanmasın düşüncesiyle kurulmamış mıydı? Aradan geçen 73 yılın ardından Avrupalı liderleri fikir değiştirmeye iten sebep ne oldu acaba? Eskiye duyulan özlem mi? AB ülkelerinin büyük bir bölümü zaten NATO üyesi değil mi? Peki o zaman PESCO gibi askeri bir organizasyonun kurulmasına neden gereksinim duyuldu? AB uluslararası hukuk ve diplomasi ile sonuç elde edemediğinde artık askeri güç kullanma yoluna mı gidecek? AB ‘PESCO’ ile militarist bir yapıya mı dönüştürülüyor? Ekonomistlerin AB’nin mali geleceğini sıkıntılı görerek eleştirdikle

Doğu Akdeniz’deki ‘yetki alanı’ meselesi

Devletlerin bazı egemen haklara sahip olduğu kabul edilen ve uluslararası deniz alanını oluşturan ‘yetki alanları’ vardır. Bunlar, kıta sahanlığı  ve  münhasır ekonomik bölgeler (MEB) olarak ifade edilmektedir.  Kıta sahanlığı , ‘ ülkeyi oluşturan kara parçasının deniz altındaki uzantısına denilmektedir.’ Her kara devletinin en az  200 deniz mili  mesafeye kadar kıta sahanlığı hakkı vardır.   Bu bağlamda Türkiye bir kara devletidir ve kıta sahanlığı vardır. 1958 Cenevre Deniz Hukuku Konferansı’nda kabul edilen Kıta Sahanlığı Sözleşmesi’nin 4. Maddesine göre, ‘sahil devleti, kıta sahanlığı üzerinde araştırma yapmak ve doğal kaynakları işletmek bakımından EGEMEN haklarını kullanır’ denilmektedir.       Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ise ‘ karasularının ötesinde ve bu sulara bitişik, belirlenen özel hukuki rejime tabi sahildar devletin hak ve yetkileri ile diğer devletlerin hakları ve serbestliklerinin belirlendiği bölgeyi ifade etmektedir.’   Ada’lar, bu bağlamda MEB üzerin