Kayıtlar

Ocak, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Demokrasi, genelleme ve kamplaşmaya dikkat!

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti son derece çağdaş ve demokratik bir ülkedir. Öyle ki Cumhurbaşkanı’nı, Başbakanı, bakanları ve siyasileri rahatlıkla demokrasi sınırları içerisinde eleştirebilir, siyasi düşüncelerine katılmayıp protesto edebilirsiniz. Ancak, eleştiri ve protesto eylemlerinde eğer sınırları zorlayarak ülke demokrasisini istismar eder, işi fiziki şiddete dönüştürseniz, meşru ve haklı olduğunuz bir eylemde bir anda haksız duruma düşebilirsiniz! Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru müdafaa hakkını kullanarak ‘Afrin’ bölgesine yönelik olarak başlatmış olduğu ‘Zeytin Dalı’ operasyonu ve ‘20 Temmuz Barış Harekâtı’ bir yayın organı tarafından birbirleriyle bağdaştırılmak istenerek her ikisinin de işgal olarak nitelendirilmeye çalışılması asla kabul edilemez! İşgal nitelendirmesi ile ilgili olarak KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı, yaptığı yazılı açıklamasında “20 Temmuz olmasaydı, Kıbrıs, Yunanistan’a ait bir adaya, Kıbrıslı Türkler de en iyi ihtimalle

Hükümet kurulmazsa neler olur?

Siyasete girmek, milletvekili seçilmek, hükümet kurmak büyük bir sorumluluk ve bir o kadarda ciddiyet gerektirir. 7 Ocak seçimi geride kaldı. Kıbrıs Türk Halkı seçtiği milletvekilleri ve partilere bu seçimde büyük bir sorumluluk yüklemiştir. Seçilenlerin bu sorumluluğu yok sayma lüksü yoktur! Siyasetin önünü tıkayarak hükümet kurulmasını engellemek ya da ülkeyi seçime götürmenin siyasi ve mali bir bedeli vardır! Örneğin yarın yeni bir seçime gitmenin maliyetinin ortalama 100 milyon civarı olacağı değerlendirilmektedir! Yeni bir seçime gidene kadar geçecek zaman kaybını ve bu ağır ek mali külfeti Kıbrıs Türk Halkına ödetmeye kimin hakkı vardır? Ülkede hükümetin nasıl kurulabileceği konuşulacağına, nasıl hükümet kurulamaz senaryoları konuşulmaktadır. En erken zamanda hükümet kurulmazsa neler olur hiç düşündünüz mü? Kaos ortamı olur!   Erken bir zamanda hükümet kurulmazsa başta ekonomik sorunlar had safhaya çıkar! Örneğin Türkiye ile birlikte belirlenmiş olan kişi başı 25 bi

Hedef başkanlık değil Kıbrıs Türk Devleti'dir!

Resim
7 Ocak 2018 akşamı daha sandıklar kapanır kapanmaz ‘Başkanlık sistemi’ söylemleri bir anda nasıl da tavan yaptı! Tesadüfe bakın ki koro halinde birbirlerinden habersiz bazı kişiler(!) ‘KKTC hemen başkanlık sistemine geçilmeli’ bu seçimin meşruiyeti tartışmalı diye yorumlar yapmaya başladılar! Tesadüf işte! 28 Temmuz 2013’de Genel Seçime katılım oranı %69,61. Seçime katılan kişi sayısı:120.287. Seçimden CTP %38,38 oranında oy alarak birinci parti çıkıyor. Bu seçim meşru sayılıyor ve başkanlık sistemine gerek duyulmuyor! 26 Nisan 2015’de Cumhurbaşkanlığı 2. Tur seçimlerine katılım oranı %64,12. Seçime katılan kişi sayısı:113.478. Bu seçimde meşru sayılarak başkanlık sistemine yine gerek duyulmuyor! 7 Ocak 2018 Genel Seçimlerine katılım oranı ise %66,07. Seçime katılan kişi sayısı: 125.900. Bu sonuca göre UBP %35,57 oy alarak seçimden birinci parti olarak çıkıyor! Ancak, her ne hikmetse 7 Ocak seçimi meşru sayılmak istenmeyerek hemen anında başkanlık sistemine geçilmeli se

Haydi sandık başına…

Resim
Haydi, pazar günü sandık başına. Hiç kimse sandığa gitmemek için mazeretler yaratmamalıdır. Seçimler seçmenlerin oy kullanarak iradelerini ortaya koyma günüdür. Seçimler vatandaşa kendi kaderini tayin etme hakkı vermektedir . Oy kullanmak her şeyden önce vatandaşın varlığının en önemli göstergelerindendir. Seçmen iradesini sandıkta net biçimde ortaya koymaz ise ne olur? Oy kullanma hakkı büyük mücadeleler neticesinde elde edilmiş en temel insan hakkıdır. Sandığa gitmemek başkasının verdiği oylarla belirlenen iktidara razı olmak ve sorumluluktan kaçmaktır! Oy vermek bireysel bir eylemdir. Oy vermemek var olmamaktır, varlığını ifade etmemektir. Biz sandığa gitmeyeceğiz demek çözüm müdür? Ya da biz oy kullanmıyoruz demek hangi sorunu çözer? Oy vermek, öncelikle önemli bir vatandaşlık görevi olmasının yanında ciddi anlamda sorumluluk gerektirmektedir. Temsili demokrasilerde halk, kaynağı kendisinde bulunan ’yönetim yetkisini’ (egemenliği), seçimlerde oy vererek seçtiği ve kendisin