Kayıtlar

Ağustos, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

GÜVENLİK VE GARANTİLER

Josip Broz Tito’nun 1945‘de kurmuş olduğu Yugoslavya Federasyonu, yine Tito’nun 1980’de ölümü ile birlikte dağılma sürecine girmişti. Avrupa’nın göbeğinde, dünyanın gözleri önünde Sırplar tarafından Boşnaklara soykırım uygulamasının devamında, Yugoslavya Federasyonu 1991’de parçalanmaya başlamıştı. Ardından Slovenya, Hırvatistan, Makedonya, Bosna Hersek, Sırbistan, Karadağ ve Kosova Devletleri tek tek bağımsızlıklarını ilan etmişlerdi. Bosna Savaşı'nda Srebrenitsa ve çevresindeki 50 kilometrelik alan BM Güvenlik Konseyi tarafından "güvenli bölge" olarak ilan edilmesine karşın 11 Temmuz 1995 günü Sırp Cumhuriyet ordusu Srebrenitsa’da 8 bin 372 kişiyi katlederek dünyanın gözleri önünde insanlık dışı büyük bir soykırım gerçekleştirmişti. Kıbrıs Türkü’de 1964 yılından beri süregelen BM Barış Gücü 'nün Ada'daki varlığına rağmen geçmişte Srebrenitsa’da yaşanan soykırıma benzer büyük katliamlara maruz kalmıştı. Müzakere sürecinde Güvenlik ve Garantörlük

Kıbrıslı Türklerin Yol Haritasını Rumlar Belirleyecek

Kıbrıs Türk tarafının önümüzdeki müzakere sürecinde ve olası bir referandumda nasıl bir yol izleyeceğini bundan sonra Rum tarafının ortaya koyacağı politikalar belirleyecektir. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın, ‘ ’2016 yılını federal bir çözüm için son şans olarak görüyorum’’ şeklindeki açıklamalarını bugüne kadar duymayan bilmeyen kalmamıştır herhalde. 2016’nın bitmesine 130 gün kaldı. GKRY bu kez de yakalanan çözüm şansını iyi değerlendirmek yerine uzlaşmaz ve hâkimiyetçi tavırları ile Kıbrıs Türklerini istismar etmeye kalkarsa, görüşme süreci bu şekilde bir kere daha heba edilecek olursa bu aşamadan sonra yaşanacakların tek sorumlusu Rum tarafı olacaktır. Cumhurbaşkanı Akıncı'nın müzakere sürecinde 7 kritik görüşme öncesinde gerçekleştirmiş olduğu Ankara ziyaretinde, TC Cumhurbaşkanı Erdoğan ile düzenledikleri ortak basın toplantısında "Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafı, Ada'da adil, kalıcı ve kapsamlı bir çözümden yanadır. Biz bu yolda mümkün olan her türlü

MÜZAKERELERDE SONA DOĞRU

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, ’’Anastasiadis ile aynı kuşağın liderleriyiz. Mevcut müzakere sürecini kendi kuşağımız ve federal bir çözüm için son şans olarak görüyorum’’ demişti. 2016 yılı sonuna kadar bir çözüme ulaşılabilmesi hedefi ile sürdürülmekte olan görüşme sürecinde hızla sona yaklaşılıyor.  Bakalım istenilen sonuca bu kez ulaşılabilecek mi?  Liderler arasında sürdürülmekte olan görüşme sürecinde ilerleme kaydedilen başlıklar olduğu gibi, çözümü zor olan çetrefilli konuların Ağustos ayı sonu ve Eylül ayı başında yapacakları toplam yedi görüşmede ele alınacağı görülüyor. Bugüne kadar müzakerelerde ne kadar yol alındığı ve ne kadarının olası bir referandumda kabul göreceğini kamuoyuna açıklandığı zaman hep birlikte göreceğiz. Kıbrıs Türk Halkı uzlaşıya dayalı, güven duyacağı bir çözüme her zaman olduğu gibi bugünde hazırdır. Ancak, Rum basınına göre, Maraş’ın ve Güzelyurt’un iadesi isteniyor. Karpaz’da kanton bir bölge oluşturulmak istenmekte. Güvenlik anlaşmasının

Truva Atı Fetö ve Federal Memur Konusu

Türkiye’deki 15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden yirmi beş gün geçti. Halk iradesine bağlı parlamenter sistemi kesintiye uğratmak için yapılan kalkışmayı hep birlikte büyük bir kızgınlık ve şaşkınlık içerisinde televizyon ekranlarından film izler gibi an be an izledik... Fethullahçı (FETÖ) terör örgütünün 15 Temmuz darbe girişimi, halkın ve güvenlik güçlerinin zamanında kararlı duruşu ve mücadelesi neticesinde amacına ulaşamadan engellenmiştir. FETÖ’nün Türkiye’de askerden, yargıya, akademisyenlerden, sağlık çalışanlarına, iş dünyasından, kamu kurum ve kuruluşlarına kadar her yere sızarak örgütlendiği açıkça ortaya çıkarılmıştır. Gülen cemaati artık Türkiye’de dini cemaat taklidi yapan kökleri dışarda ’’Truva Atı” olarak görülmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti günlerdir gerek kamu kurumlarına gerekse iş dünyası içerisine sızmış olan FETÖ terör örgütü üye ve işbirlikçilerinden kendisini arındırmak için mücadele veriyor… *** Kıbrıs’ta müzakere sürecinde takvim hız

GÜNEY KIBRIS RUM YÖNETİMİ NEDEN PANİKLEDİ?

Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının gündeme geldiği günden beri GKRY, ’’Yunanistan, İsrail, Rusya, Suriye, Mısır ve diğer bölge ülkeleri’’ ile birbiri ardına anlaşmalar imzaladı. Rum tarafının imzaladığı anlaşmaların satır aralarına bakıldığında ’’Kıbrıs görüşme süreci ve enerji konularında ’’ kendilerini garantiye almak istediği açıkça görülmektedir. Ancak, uluslararası ilişkilerde daha büyük çıkarlar söz konusu olduğu zaman, geçmişte yapılan anlaşmaların hükümlerini yitirdiği görülmüştür. Tarihte bunun pek çok örneği vardır. Türkiye’nin önce İsrail ve Rusya ile ardından Mısır, Suriye, Irak ve diğer bölge ülkeleri ile de ilişkilerini düzelteceği yönünde açıklamalar yapması Rum tarafının endişelenmesine neden olmuştur. Rusya, Suriye’deki savaşın bir an önce bitmesini istiyor. Böylelikle hem Suriye’nin 2011’de kendisine verdiği enerji arama, çıkarma ve pazarlama yetkisini, hem de 1971’den buyana kendisine verilmiş olan askeri üssünü daha etkin şekilde kullanmak istiyo