BM Barış Gücü’nün Kıbrıs’taki misyonu nedir?
Birleşmiş
Milletler Barış Gücü’nün(UNFICYP) Kıbrıs’taki görev süresinin yeniden uzatılması
ve mevcut durumu günlerdir kamuoyunda tartışılmakta.
BM
Barış Gücü, BM Güvenlik Konseyi tarafından alınan meşhur 186 numaralı karar uyarınca 4 Mart 1964 tarihinden buyana Kıbrıs’ta
‘geçici’ olarak görev yapmaktadır.
Dile kolay 54 yıldır Kıbrıs’ta sözüm ona geçici olarak görev yapıyorlar!
BM
Barış Gücünün görev süresinin uzatılması ile ilgili olarak bugüne kadar yüzü aşkın
Kıbrıs raporu yayınladı. Yayınlanan raporlar ne yazık ki ‘tarafsızlıktan uzak ve Rumların çıkarlarına hizmet ediyor! ‘
Kıbrıs
Rum Yönetimi 21 Aralık 1963’ten buyana Kıbrıs Türklerini kendi statülerine eşit
bir resmiyet kazanmasın düşüncesiyle muhatap almamış ve bunun yerine 4 Mart
1964 tarihinden günümüze kadar geçen süre zarfında BM Barış Gücünü irtibat
birimi ya da diğer bir ifade ide postacı gibi kullanmıştır! BM Barış Gücü statükoyu temsil eder bir
konuma gelmiştir!
Düşünebiliyor
musunuz, Kıbrıs’ta 44 yıldır resmi bir “Ateş Kes Anlaşması” imzalanmış
değildir! 16 Ağustos 1974’de BM Barış Gücü’nün “Ateş Kes” çağrısına Kıbrıs
Türkleri ile Kıbrıs Rumlarının sözlü olarak onay vermelerinin üzerinden koskoca
44 yıl geçmiştir!
Peki,
BM Barış Gücü Kıbrıs’a neden ve hangi misyon ile gönderilmişti? Esas konuşulup
tartışılması gereken konu budur!
BM
Barış Gücü, ortak Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Rumlar tarafından silah zoru ile gasp
edilerek üniter Rum devleti haline gelmesini önleyebildi mi? Hayır!
BM
Barış Gücü, Kıbrıs Türklerinin soykırım girişimlerine maruz kalmasını,
köylerimizin, kasabalarımızın ve şehirlerimizin Rumlar tarafından gasp edilip
yağmalanıp yakılıp yıkılmasını engelleyebildi mi? Hayır!
BM
Barış Gücü, 1964 ile 1974 yılları arasındaki 11 yıllık süreçte Kıbrıs
Türklerine ait 103 köy yağmalanırken, Ada genelinde yaklaşık 95 ibadet yeri
yıkılarak yerle bir edilirken bu konuda ne yaptı?
BM
Barış Gücü’nün varlığı 1963-1974 yılları arasında yaşanan şiddeti engelleyebildi
mi? Hayır. 15 Temmuz Faşist Yunan darbesinin Kıbrıs’a etkilerini engelleyebildi
mi? Hayır!
BM,
1964 Temmuz ayında Ada’ya bir keşif heyeti gönderdi! Jorge V. Ortega başkanlığındaki
heyet bütün adayı dolaşarak meşhur ortega raporu hazırlamışlardı! Raporda Rumların
Kıbrıs Türklerine karşı başlattıkları saldırılarda 111 köydeki evler,
işyerleri, camiler, okullar, türbeler ve çiftliklere verilen zarar ve ziyan
resimlerle desteklenerek yer alıyordu.
Rumlar
Ortega'dan kendileri lehine bir rapor hazırlamasını bekliyorlardı. Ortega
Rumların tüm baskılarına rağmen cesurca ne gördüyse raporuna yazarak BM Genel
Sekreteri ile Güvenlik Konseyi üyelerine resmi yollardan iletti. Sonuç ne mi
oldu? Ne yazık ki koskoca bir hiç!
BM’nin
bugüne kadar gittiği yerlerde sorunların çözümünü pozitif bir katkısının
olduğunu söylemek pek mümkün değil! Filistin ve Yugoslavya örnekleri ortadadır!
Bosna
Savaşı'nda Srebrenitsa ve çevresindeki 50 kilometrelik alan BM Güvenlik Konseyi
tarafından "güvenli bölge" olarak ilan edilmesine karşın 11 Temmuz
1995 günü Sırp Cumhuriyet ordusu Srebrenitsa’da 8 bin 372 kişiyi katlederek
dünyanın gözleri önünde insanlık dışı büyük bir soykırım gerçekleştirmişti!
Kıbrıs Türkü’de 1964 yılından beri süregelen BM Barış Gücü'nün Ada'daki varlığına rağmen geçmişte Srebrenitsa’da yaşanan soykırıma benzer büyük katliamlara maruz kalmadı mı?
Kıbrıs Türkü’de 1964 yılından beri süregelen BM Barış Gücü'nün Ada'daki varlığına rağmen geçmişte Srebrenitsa’da yaşanan soykırıma benzer büyük katliamlara maruz kalmadı mı?
BM’nin, güvenliğimizi sağlayacak alternatif
veya uluslararası bir gücün içinde yer alması sabıkaları nedeniyle mümkün
olamaz. Hele de Bosna gibi bir sabıkası varken! BM Kıbrıs’ta ve benzeri şekilde
uzun süre bulunduğu ülkelerde bir gelir sektörü oluşturdu. Anlaşılan o ki bu
gelirden olmak istemez. İşte bu nedenden dolayı da biz olmasak huzur ve düzen sağlamlamazdı gibi söylemlerde bulunmaya
başladı!
BM
Barış Gücünün, görüldüğü üzere Ada’da bulunduğu süre zarfında çözüme bir katkısı
olmamıştır. Tarafsızlığını koruyamadığı ortadadır! BM Barış Gücü, sadece Rumların
1963’de gasp ederek üniter Rum cumhuriyetine dönüştürdükleri yapıyı muhatap
almaktadır. Rumlarda bu durumu en başından
bu yana tepe tepe kullanmaktadır!
Birleşmiş
Milletler’in içerisindeki bazı önemli aktörlerin bir süreden buyana bazı Barış
Gücü organizasyonlarının mevcut yapı ve mali durumlarını tartışmaya başladığı
kamuoyuna yansımıştır. BM Barış Gücü eğer bir gün Ada’dan gidecek olursa
Rumların direk muhatabı KKTC olacak ve mevcut Rum statükosu yıkılacaktır! Rum
yönetiminin bir süreden buyana BM Barış Gücü konusundaki paniklemesinin esas
nedeni buradan kaynaklanmaktadır!
Rum
yönetiminin önümüzdeki günlerde BM Genel Sekreteri Guterres’in Kıbrıs konusunda
geçici olarak görevlendirdiği Bayan Lute’a garantiler kalkıp, Türk askeri
Ada’dan gitmeden BM Barış Gücü asla gidemez biz her türlü masrafını gerekirse
karşılarız şeklide bir söylemde bulunması sanırım hiçte şaşırtıcı olmayacaktır!
Sonuç
itibarı ile BM Barış Gücü’nün Kıbrıs misyonu Rumlar, Kıbrıs Türklerini direk
muhatap almasınlar diye irtibat subayı görevi ifa eden postacılık yapmak mıdır?
Ya da diğer bir ifade ile Rum üniter devleti lehine statüko oluşturarak korumak
mıdır?
BM
Barış Gücü’nün Ada’daki varlığı ile yokluğunun Kıbrıs Türkleri açısından hiçbir
farkı yoktur! Ada’daki mevcut statükonun ortadan kalkabilmesi için BM Barış
Gücü’nün görev süresi uzatılmayarak sonlandırılmalıdır. Kamuoyunda BM Barış Gücü konusunda esas
konuşularak tartışılması gereken konular bunlardır!
Yorumlar
Yorum Gönder