Kıbrıs’ta Siyasi Eşitlik ve AP Adaylığı!
Kıbrıs konusunun çözülebilmesi için başından
buyana Birleşmiş Milletler parametreleri zemininde yapılan müzakerelerde Kıbrıs
Türk tarafı olarak iyi niyetle bulunacak çözümün "iki kesimli, iki toplumlu ve siyasi eşitlik" ilkelerine dayanması gerektiğini devamlı suretle ortaya koyduk durduk! Aslında bu
formül KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı merhum Rauf R. Denktaş tarafından ana hatları
belirlenmiş ve tarihe Türk tezi olarak geçmiştir…
Müzakere tarihi boyunca Rum tarafı ise
federal bir çözümden yanaymış gibi görünmesine karşın üniter Rum devleti
içerisinde Kıbrıs Türklerine bir takım otonom azınlık hakları vererek Kıbrıs
konusunu kendi lehlerine çözmeye çalışıp durdu!
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile GKRY
Başkanı Nikos Anastasiades’in "son
şans" olarak nitelendirdikleri Crans Montana müzakere
süreci hatırlanacağı üzere Rum tarafının katı ve uzlaşmaz tavırları nedeniyle Temmuz
2017’de sonlanmıştı!
Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum tarafı bir süreden
buyana kendi içlerinde değerlendirmelerde bulunmaya devam ediyor. Federasyon
dışındaki çözüm modelleri her iki tarafta da yüksek sesle konuşup
tartışılmakta!
Kıbrıs Türk tarafını temsilen konuşan
yetkililer devamlı suretle siyasi eşitlik konusunun önemine vurgu yaparak asla
azınlık haklarına razı olmayacağımızı sık sık dile getirmektedirler.
GKRY’nin AB üyesi olmasının ardından
hatırlanacağı üzere Avrupa Parlamentosu’nda
6 sandalye hakkı verilmişti. Altı sandalyenin 4’ünün Rumlara 2’sinin de Kıbrıs
Türklerine ait olduğu açıklanmıştı!
Kıbrıs
Türk tarafı 2 sandalye için kendi temsilcilerini kendileri seçmek istediği
zaman Rum yönetimi AP içerisinde büyük zorluklar çıkartarak bunu engelleyerek
önce o iki koltuğun yılarca boş kalmasını sağlamış. Ardından da AB’nin göz
yumması neticesinde Rum yönetimi Kıbrıs Türklerine tanınan o iki koltuğu gasp
etmişti!
1960 anlaşmalarında Kıbrıs Türkünün ayrı seçme ve
seçilme hakkı vardır. Bu durum BM parametrelerinde de mevcuttur. Rum tarafının
AKEL üzerinden yapmış olduğu girişimleri Kıbrıs Türk tarafı olarak bizleri
1960’ın da gerisine itme gayretidir!
Bu
yıl 26 Mayıs’ta Avrupa Parlamentosu seçimleri olacak. Güney Kıbrıs’ta AKEL, Niyazi Kızılyürek’i kendi
listesinden AP milletvekilliği için aday göstereceğini açıkladı!
Kıbrıs
Türk tarafı müzakere tarihi boyunca "iki kesimli, iki toplumlu ve siyasi eşitlik" konularında
ne kadar hassas olduğunu defalarca ortaya koymuş olmasına karşın Güney
Kıbrıs’ta AKEL’in bu son girişimi nasıl değerlendirilmelidir?
Hatırlanacağı
üzere 2004’de AP seçimleri için Mehmet Hasgüler ile Şener Levent’in adaylıkları
söz konusu olmuştu.
2004’de
dönemin Başbakanı Mehmet Ali Talat, Hasgüler ve Levent’in adaylıkları ile
ilgili olarak konuyu Kıbrıs Türklerinin haklarının gaspının mazur gösterilmesi
olarak niteleyerek tepki göstermişti. Talat ayrıca Rum listelerinden aday
olanların Kıbrıs Türklerini temsil etmeyeceklerini, AP adaylığına başvurmanın
Rumların yaptıkları gaspa destek olduğunu o dönem açık açık ifade etmişti!
Aynı
dönemde AP parlamentosu seçimleri ile ilgili olarak görüşlerine başvurulan Niyazi
Kızılyürek ise dönemin Rum Hükümet Sözcüsü Kypros Hrisostomos’un Kıbrıs
Türklerinin Rum listelerinden aday olmasından memnuniyet duymasına atıfta bulunarak,
Rum hükümeti bu durumdan hoşnutsa, Kıbrıs Türklerinin lehine bir şey olamaz
şeklinde değerlendirmede bulunmuştu!
Aradan
15 yıl geçti ve Niyazi Kızılyürek Güney Kıbrıs’ta AKEL’in Avrupa Parlamentosu
Milletvekilliği Seçimlerinde aday gösterildi! 15 Yıl içerisinde acaba ne
değişti?
Rum
yönetimi bir taraftan haklarımıza saygılı olduğundan söz ederken, diğer bir
taraftan ise Avrupa
Parlamentosu’nda Kıbrıs Türklerine ayrılan iki sandalyeyi tekrardan gasp
edebilmek için yeni girişimlerde bulunuyor! Kıbrıs Türklerine çağırıda
bulunarak gelin Rum seçmen listelerine kaydolun. Rum partilerden aday olun.
Sınıra yakın bölgelere kurulacak sandıklarda oy kullanın şeklinde propaganda
yapıyor!
AKEL,
Kıbrıs sorununa artık yurttaşların eşitliğine dayanan bir çözüm yolu mu arıyor?
AKEL’in yaklaşımı BM parametreleri zemininde iki bölgeli, iki toplumlu, iki halkın
siyasi eşitliğine dayalı federal çözüm ilkesi ile ters düşmektedir!
AKEL’in mevcut yaklaşımı federasyon değil
bilakis üniter bir çözümü işaret etmektedir! AKEL üniter çözüm ile iki halkın
eşitliği yerine, yurttaşların eşitliğini öne çıkararak Kıbrıs Türklerinin uzun
yılardır vermiş olduğu siyasi eşitliği sulandırmaya mı çalışıyor?
AKEL’in
mevcut yaklaşımı neticesinde iki halkın siyasi temsilcilerinin uzlaşılarak bir
sonuç elde etmeleri mümkün olamaz! AKEL’in yaklaşımı Rum Ulusal Konseyinin
gizli emellerine hizmet eder niteliktedir! AKEL’in yaklaşımı neticesinde üniter
Rum devleti içerisinde Rum tarafının Kıbrıs Türk tarafını içerisinde
eritmesinin önü açılmak mı istenmektedir? Eğer öyle ise bunun adı Osmosis’tir!
AKEL’in
mevcut girişimi görüldüğü üzere “iki kesimli, iki toplumlu, iki halkın siyasi
eşitliğine dayanan federal bir çözüme gerek kalmadığını ortaya koyar
niteliktedir! AKEL ne yapmaya çalışmaktadır?
KKTC
Cumhuriyet Meclisi eski başkanı Dr. Sibel Siber geçtiğimiz günlerde katıldığı bir
TV programında, Türk kökenli Alman vatandaşı seçmenler Avrupa Parlamentosu için
yapılan seçimlere katılarak, etnik kökeni Türk olan adayları seçtiklerinde, seçilenler
Türkiye'yi mi? Yoksa Almanya'yı mı temsil eder? Diye sordu!
AKEL’den
aday olan Kıbrıs Türkü adaylar seçildiği takdirde, GKRY’nin Avrupa
Parlamentosu’ndaki milletvekili olacaktır. Kıbrıs Türklerinin temsilcisi
olmayacaktır!
Bir
taraftan bu gelişmeler yaşanırken diğer bir taraftan ise Cumhurbaşkanı ve
Hükümetten henüz bir açıklama yok! Dışişleri Bakanı Kudret Özersay’ın ‘Artık
federal temelde bir anlaşma doğru değildir. Yeni fikirler üzerinde durmak
lazım’ şeklinde açıklamaları bazı kesimlerde ciddi rahatsızlık yaratmışa
benziyor! Özersay, açıklamalarının ardından Hükümet ortakları ve Cumhurbaşkanı
tarafından ciddi manada eleştirilere maruz kaldı! Hükümet ortakları arasında
Kıbrıs konusunda ciddi görüş ayılıkları olduğu artık inkâr edilemez. Bu konuda
ne gibi gelişmelerin yaşanacağını önümüzdeki süreçte hep birlikte göreceğiz!
Sonuç olarak; GKRY’nin ‘sıfır asker, sıfır
garanti’ anlayışı çerçevesinde Türkiye’nin etkin ve fiili garantisi yanında
siyasi eşitliğimizi yok saymaya yönelik girişimleri asla başarılı olamayacaktır.
AKEL’in Rum Ulusal Konseyi’nin geliştirmiş
olduğu stratejiler doğrultusunda taşeron gibi yapmış olduğu girişimleri
başarılı olamayacaktır.
Kıbrıs Türk tarafı dün olduğu gibi bugün de "iki kesimli, iki toplumlu ve siyasi eşitlik" ilkelerinden ödün vermeyecektir! Zaman
federasyon dışındaki yeni fikirleri konuşma zamanıdır...
Yorumlar
Yorum Gönder